kuranı kerim dinle

Vâkıa Sûresi
سُورَةُ الْوَاقِعَةِ

Vâkıa Sûresi Dinle

Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir. Burada kıyameti ifade etmektedir. Sûrede başlıca, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Büyük olay gerçekleştiği zaman; ﴾1﴿ Artık onun vukuunu yalan sayacak kimse kalmayacaktır. ﴾2﴿ O, alçaltır, yükseltir. ﴾3﴿ Yer şiddetle sarsıldığı zaman; ﴾4﴿ Dağlar parçalanıp toz duman haline geldiği; ﴾5-6﴿ Sizler de üç gruba ayrıldığınız zaman: ﴾7﴿ Biri, amel defteri sağından verilenlerdir; ne mutlu o sağından verilenlere! ﴾8﴿ Diğeri amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler! ﴾9﴿ Önde olanlar; (erdem, amel ve ödülde) önde olanlar; ﴾10﴿ İşte onlar nimetlerle dolu cennetlerde Allah’a en yakın olanlardır. ﴾11-12﴿ Çoğu önce gelip geçmişlerden; ﴾13﴿ Birazı da sonrakilerdendir. ﴾14﴿ Karşılıklı olarak mücevherlerle işlenmiş tahtlar üstüne oturup kurulmuşlardır. ﴾15-16﴿Çevrelerinde kaynaktan doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle sonsuza dek hizmet sunacak gençler dolaşır. ﴾17-18﴿ Bundan dolayı ne baş ağrısına tutulurlar ne de sarhoş olurlar. ﴾19﴿ Beğendikleri meyvelerle, ﴾20﴿ Ve canlarının çektiği kuş etleriyle. ﴾21﴿ Güzel gözlü hûriler; ﴾22﴿ Saklı inciler misali. ﴾23﴿ Yaptıklarının karşılığı olarak. ﴾24﴿ Orada ne boş bir söz işitirler ne de günaha sokacak bir şey. ﴾25﴿ Sadece şu söz: “Size esenlikler, size mutluluklar!” ﴾26﴿ Amel defteri sağından verilenler; ne mutlu o sağından verilenlere! ﴾27﴿ Onlar dalbastı kiraz ve meyve yüklü muz ağaçları arasında; ﴾28-29﴿ Kesintisiz gölgeler altında; ﴾30﴿ Çağlayanların kenarında; ﴾31﴿ Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan bol meyveler arasında; ﴾32-33﴿ Kabartılmış döşekler üzerinde (olacaklar). ﴾34﴿ Şüphesiz biz onları (eşlerini) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır. ﴾35﴿ Onları bâkire, eşlerine sevgiyle bağlı ve yaşıt kılmışızdır. ﴾36-37﴿ Bütün bunlar, hakkın ve erdemin yanında olanlar içindir. ﴾38﴿ Onların bir kısmı öncekilerdendir; ﴾39﴿ Bir kısmı da sonrakilerdendir. ﴾40﴿ Amel defteri solundan verilenler; ne bedbaht o solundan verilenler! ﴾41﴿ İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler. ﴾42﴿ Serin ve rahatlatıcı olmayan, kapkara bir duman gölgesindedirler. ﴾43-44﴿ Çünkü daha önce onlar hazlarına tutsak olmuşlardı. ﴾45﴿ O büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. ﴾46﴿ Şöyle diyorlardı: “Sahi biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken yeniden mi diriltilecekmişiz? ﴾47﴿ Üstelik gelip geçmiş atalarımız da mı?” ﴾48﴿ De ki: “Hem öncekiler hem sonrakiler; ﴾49﴿ Bilinen bir günün belirlenmiş bir vaktinde mutlaka bir araya getirilecekler!” ﴾50﴿Sonra siz ey yoldan sapmış inkârcılar! ﴾51﴿ Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz. ﴾52﴿ Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. ﴾53﴿ Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. ﴾54﴿ Hem de susamış develerin suya kanmaz içişleriyle. ﴾55﴿ İşte hesap gününde onların ağırlanması böyle olacak! ﴾56﴿ Sizi biz yarattık; artık inansanıza! ﴾57﴿ Akıttığınız meniyi düşündünüz mü? ﴾58﴿ Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz miyiz yaratan? ﴾59﴿ Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez. ﴾60-61﴿ Hiç kuşkusuz ilk yaratılışınızı biliyorsunuz; düşünüp ibret alsanıza! ﴾62﴿ Ektiğiniz tohumu düşündünüz mü? ﴾63﴿ Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa biz miyiz bitiren? ﴾64﴿ Dileseydik onu kuru bir çöpe çevirirdik de şaşırır kalırdınız: ﴾65﴿ “Doğrusu çok zarara uğradık! ﴾66﴿ Daha doğrusu büsbütün mahrum kaldık” (derdiniz). ﴾67﴿ İçtiğiniz suyu düşündünüz mü? ﴾68﴿ Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa biz miyiz indiren? ﴾69﴿ Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz? ﴾70﴿ Tutuşturmakta olduğunuz ateşi düşündünüz mü? ﴾71﴿ Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz? ﴾72﴿ Biz onu çöl yolcularına ve açlık çekenlere bir işaret ve nimet kıldık. ﴾73﴿ Öyleyse ulu rabbinin ismini tesbih et. ﴾74﴿ Bakın! Yıldızların yerlerine yemin ederim, ﴾75﴿ Ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir. ﴾76﴿Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kur’an’dır. ﴾77﴿ (Aslı) korunmuş bir kitaptadır. ﴾78﴿ Ona ancak tertemiz olanlar (melekler) dokunabilir. ﴾79﴿ O, âlemlerin rabbinden indirilmiştir. ﴾80﴿ Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? ﴾81﴿ Size verilen rızka yalanlamayla mı karşılık veriyorsunuz? ﴾82﴿ Ama can boğaza gelip dayandığında; ﴾83﴿ İşte o zaman siz (çaresiz) bakar durursunuz. ﴾84﴿ Biz ona sizden yakınız, fakat göremezsiniz. ﴾85﴿ Madem ki kimsenin hâkimiyeti altında değilmişsiniz; ﴾86﴿ Haydi onu (hayatı) geri döndürün, sözünüzde doğruysanız! ﴾87﴿ Şayet o, Allah’a yakın olanlardan ise; ﴾88﴿ Ona huzur, güzel nasip ve nimetlerle dolu cennet vardır. ﴾89﴿ Eğer amel defteri sağından verilenlerden ise, (ona şöyle denir:) “Selâm sana ey hakkın ve erdemin yanında olmuş kişi!” ﴾90-1﴿ Ama yoldan sapmış inkârcılardan ise; ﴾92﴿ Onu da kaynar sudan bir ziyafet ve atılacağı cehennem ateşi beklemektedir! ﴾93-94﴿ Şüphesiz bu kesin gerçeğin ta kendisidir. ﴾95﴿ Öyleyse ulu rabbinin ismini tesbih et. ﴾96﴿