kuranı kerim dinle

Duhân Sûresi
سُورَةُ الدُّخَانِ

Duhân Sûresi Dinle

Mekke döneminde inmiştir. 59 âyettir. Sûre, adını onuncu âyette geçen “duhân” kelimesinden almıştır. Duhan, duman demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın indirilişi, müşriklerin ona karşı tutumu, Firavun ve halkının başlarına gelen azaplar, Kureyş’in Hz. Peygamberi yalanlaması, iyilerin ve kötülerin karşılaşacakları akıbet konu edilmektedir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Hâ-mîm. ﴾1﴿ Aydınlatan kitaba yemin olsun! ﴾2﴿ Biz onu mübarek bir gecede indirdik; biz daima uyarmaktayız. ﴾3﴿ O gecede bizim katımızdan bir emirle hüküm ve hikmet konusu olan bütün işler ayrılır. Rabbinden, eğer doğru biliyorsanız göklerin, yerin ve bunlar arasında olan her şeyin rabbinden bir rahmet olarak biz devamlı göndermekteyiz. O her şeyi işitir ve bilir. ﴾4-7﴿ O’ndan başka tanrı yoktur, hayat verir ve öldürür. Sizin de rabbinizdir, önceden gelip geçmiş ecdadınızın da rabbidir. ﴾8﴿ Gerçek bu iken onlar kararsızlık içinde oyalanıp duruyorlar. ﴾9﴿ Göğün bütün insanları kuşatan belirgin bir dumana bürüneceği günü bekle. Bu acı veren bir azaptır. ﴾10-11﴿ “Rabbimiz, üzerimizden azabı kaldır, bizler artık inanmaktayız” (diyecekler). ﴾12﴿ Kendilerine apaçık bir elçi geldiği, sonra ondan yüz çevirerek, “Bu, kendisine bazı şeyler öğretilmiş bir deli!” dedikleri halde onlar mı bundan ibret alıp akıllarını başlarına toplayacaklar! ﴾13-14﴿ Biz azabı biraz hafifleteceğiz, kuşkusuz siz de hemen eski halinize döneceksiniz. ﴾15﴿ Amansız bir şekilde yakaladığımız gün yaptıklarının cezasını hakkıyla vereceğiz. ﴾16﴿ Onlardan önce Firavun’un kavmini de imtihan ettik; onlara, şunu söyleyen değerli bir elçi geldi: “Ey Allah’ın kulları! Bana istediğimi verin, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.” ﴾17-18﴿“Allah’a baş kaldırmayın. Kuşkusuz size, söylediklerimi kanıtlayacak açık bir delil sunacağım. Beni taşa tutmanıza karşı, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah’a sığınırım. Eğer bana inanmazsanız bari yolumdan çekilin.” ﴾19-21﴿ Sonuç alamayınca rabbine, “Bunlar günaha batmış bir topluluk!” diye arzıhal etti. ﴾22﴿ Rabbi şöyle buyurdu: “Kullarımı gece harekete geçir; kuşkusuz peşinize düşülecektir. Denizde açılan yolu olduğu gibi bırak, onlar boğulmaya mahkûm bir ordudur.” ﴾23-24﴿ Geride nice bahçeler, su kaynakları, ekili ürünler ve iyi bir konum, vaktiyle içinde yüzdükleri refah bıraktılar! ﴾25-27﴿ İşte böyle oldu. Biz de bunları başka bir topluluğa miras olarak verdik. ﴾28﴿ Onlar için ne gök ağladı ne de yer. Kendilerine aman da verilmedi. ﴾29﴿ Gerçekten İsrâiloğulları’nı aşağılayıcı bir azaptan, Firavun’un işkencesinden kurtarmış olduk. O haddi aşan, ululuk taslayan birisiydi. ﴾30-31﴿ Bunları, bilerek (çağdaşları olan) diğer topluluklara göre seçkin kıldık ve onlara, kendileri için apaçık imtihan içeren mûcizeler verdik. ﴾32-33﴿ Onlar, kesin bir dil ile şunu söylüyorlar: “Bu iş bizim ilk (ve son olarak) ölüp gitmemizden ibarettir, biz artık yeniden diriltilecek değiliz. Siz doğru söylüyorsanız (ölmüş) babalarımızı geri getirin!” ﴾34-36﴿ Bunlar mı güçlü, Tübba‘ın kavmi ve ondan öncekiler mi? Onların tamamını helâk ettik; çünkü onlar günaha gömülmüşlerdi. ﴾37﴿ Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri oynayıp eğlenmek için yaratmadık. Bunları hakikat ve hikmet çerçevesinde yarattık, fakat çoğu bunu bilmez. ﴾38-39﴿Yargı günü hepsinin belirlenmiş günüdür. ﴾40﴿ O gün hiçbir dostun dostuna bir faydası dokunmaz, onlar başka yerden de yardım görmezler, ancak Allah’ın rahmetine mazhar olanlar müstesna. Allah izzet ve rahmet sahibidir. ﴾41-42﴿ Zakkum ağacı günahkârın yiyeceğidir. O, karınlarda, fokurdayan su misali kaynayan bir tortu gibidir. ﴾43-46﴿ (Görevlilere şöyle denir:) “O günahkârı yakalayıp cehennemin ortasına sürükleyin. ﴾47﴿ Sonra başının üstünden kaynar su dökerek cezalandırın.” ﴾48﴿ “Tat bakalım; zira sen (aklınca) güçlü ve itibarlısın. İşte bunlar sizin şüphe ile karşıladığınız şeyler!” deyin. ﴾49-50﴿ Allah’a itaatsizlikten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler; dostlarla karşı karşıya ipekli ve sırmalı elbiseler giymiş olarak cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. ﴾51-53﴿ Ayrıca onları beyaz tenli, ceylan gözlü eşlerle birleştireceğiz. ﴾54﴿ Orada güven içinde her meyveden isteyebilecekler. ﴾55﴿ Orada ilk ölümlerinden başka bir ölüm tatmayacaklar. Rabbin, onları bir lutuf olarak cehennem azabından da koruyacak. İşte büyük kazanç budur! ﴾56-57﴿ Anlayıp düşünsünler diye Kur’an’ı senin dilinde kolaylaştırdık. ﴾58﴿ Kuşkusuz onlar bekliyorlar, sen de bekle! ﴾59﴿