kuranı kerim dinle

Muhammed Sûresi
سُورَةُ مُحَمَّدٍ

Muhammed Sûresi Dinle

Medine döneminde inmiştir. 38 âyettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin,ikinci âyette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci âyette geçen “elKıtâl” kelimesinden dolayı “Kıtâl sûresi”, diye de anılmaktadır. Sûrede temel konu cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilmektedir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla;İnkâr yolunu seçip Allah yoluna da engel koyanların yapıp ettiklerini O boşa çıkarmıştır. ﴾1﴿ İman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanların, rablerinden gelmiş bir gerçek olarak Muhammed’e indirilene inananların ise günahlarını affetmiş ve durumlarını düzeltmiştir. ﴾2﴿ Bunun da sebebi şudur ki, inkâr edenler boş şeylerin peşine düşmüşlerdir, iman edenlerse rablerinden gelen gerçeğe uymuşlardır. Allah insanlara kendilerinden örnekleri işte böyle vermektedir. ﴾3﴿ Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. ﴾4﴿ (Dünyada) onlara doğru yolu gösterecek, durumlarını düzeltecektir. ﴾5﴿ (Âhirette ise) kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır. ﴾6﴿ Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. ﴾7﴿ İnkâr edenlere gelince onların sonu felâkettir, amellerini de Allah boşa çıkarmıştır. ﴾8﴿ Bu onların, Allah’ın indirdiğinden nefret etmeleri sebebiyledir. Allah da onların yaptıklarını sonuçsuz kılmıştır. ﴾9﴿ Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Allah onların köklerini kazıdı, bu kâfirleri de benzer sonuçlar beklemektedir. ﴾10﴿ Bu, iman edenlerin yar ve yardımcılarının Allah olmasının, kâfirlerin ise böyle bir yardımcılarının bulunmamasının sonucudur. ﴾11﴿Şüphe yok ki Allah, iman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. İnkâr edenler ise nimetlerden yararlanır, tıpkı hayvanlar gibi yiyip içerler; ebedî kalacakları yer ise cehennemdir. ﴾12﴿ Seni yurdundan çıkaran beldenden daha güçlü nice beldeler var ki, biz onların halklarını helâk ettik; onlara yardım edecek kimse de yoktu. ﴾13﴿ Rabbinden gelmiş kesin bir kanıta dayanan kimse, kötü işi kendine güzel gösterilen ve arzularının peşinde giden kimse gibi olur mu hiç! ﴾14﴿ Rabbine itaatsizlikten sakınanlara vaad edilen cennetin temsili şudur: İçinde doğal nitelikleri bozulmamış su ırmakları, tadı bozulmamış süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları bulunan bir bahçedir. Onlar için ayrıca orada her meyveden mevcuttur, üstelik rablerinden bir de bağışlama lütfu. Şimdi bunlar, ateşte devamlı kalan, bağırsaklarını parçalayan kaynar su içirilen kimseler gibi olur mu hiç? ﴾15﴿ İçlerinden sana kulak verenler de var. Nihayet senin huzurundan ayrılınca, bilgi sahiplerine, “Biraz önce ne söyledi?” diye sorarlar. İşte Allah bunların kalplerini mühürlemiştir, arzularının peşine takılıp gitmektedirler. ﴾16﴿ Doğru yolu bulanlara gelince Allah onların bu yolda devam etmelerini sağlar ve kendilerine takvâ şuurunu bahşeder. ﴾17﴿ Onlar (yola gelmek için) kıyamet vaktinin ansızın gelivermesini mi bekliyorlar? Halbuki onun alâmetleri geldi. O gelip çatınca akıllarını başlarına devşirmeleri neye yarar! ﴾18﴿ Bil ki, Allah’tan başka tanrı yoktur. Kendi günahın için, erkek kadın müminler için Allah’tan af dile. Ne yapacağınızı ve yerinizin neresi olacağını Allah bilir. ﴾19﴿İman edenler “Keşke bir sûre indirilse!” derler. Açık ve kesin hükümlü bir sûre indirildiğinde ve içinde savaştan söz edildiğinde, kalplerinde çürüklük bulunanların sana, ölüm korkusundan baygınlık geçirmiş kimseler gibi baktığını görürsün; zaten o da başlarına geldi gelecek! ﴾20﴿ Güzel olan itaattir, dinen ve örfen makbul sözdür. Durum (savaş emri) kesinlik kazanınca Allah’a karşı sadâkat gösterselerdi onlar için hayırlı olacaktı. ﴾21﴿ Yönetimi üstlenseniz hemen yeryüzünde kötülük çıkaracak ve yakınlık bağlarını parça parça edecek değil misiniz? ﴾22﴿ İşte bunları Allah lânetlemiş, kulaklarını sağır, gözlerini kör etmiştir. ﴾23﴿ Kur’an’ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var? ﴾24﴿ Doğru yol kendileri için apaçık hale geldikten sonra sırt çevirip dönenlere şeytan bunu güzel göstermiş ve kendilerine yanlış yolda ilerleme cesareti vermiştir. ﴾25﴿ Bu da onların, Allah’ın gönderdiği vahiyden hoşlanmayanlara, “Bazı hususlarda sizin dediklerinizi yapacağız” demeleri yüzünden olmuştur. Allah onların gizlediklerini bilir. ﴾26﴿ Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onların canlarını alırken durumları nasıl olacak bakalım! ﴾27﴿ Bunun da sebebi, Allah’ı öfkelendiren şeylerin peşine düşmeleri ve O’nun hoşnut olacağı şeylerden nefret etmeleridir. Bu yüzden Allah da onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. ﴾28﴿ Yoksa kalplerinde çürüklük bulunanlar, içlerindeki kini Allah’ın asla açığa çıkarmayacağını mı hesapladılar? ﴾29﴿İstersek şüphesiz onları sana gösteririz de yüzlerindeki işaretlerden kendilerini tanırsın. Kuşkusuz konuşma tarzlarından sen onları bileceksin. Allah bütün yaptıklarınızı bilir. ﴾30﴿ Sizi deneyeceğiz ki, içinizden cihad edenleri, zorluklara göğüs gerenleri ortaya çıkaralım ve size ait haberleri de (söz ve iddiaları) deneyerek açıklığa kavuşturalım. ﴾31﴿ Yolun doğrusu kendilerince apaçık anlaşıldığı halde inkârda ısrar edenler, Allah yoluna engel koyanlar ve resule muhalefet bayrağı açanlar asla Allah’a bir zarar veremeyeceklerdir; bu (tutum) yaptıklarını da sonuçsuz kılacaktır. ﴾32﴿ Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, resule itaat edin ve yaptıklarınızı boşa ­çıkarmayın. ﴾33﴿ İnkâr eden, Allah yoluna engel koyan, sonra da inkâr halinde ölenler yok mu, işte onları Allah asla bağışlamayacaktır. ﴾34﴿ Siz üstün durumda iken gevşeklik gösterip barış çağrısı yapmayın! Allah sizinledir, amellerinizin karşılığını asla eksiltmeyecektir. ﴾35﴿ Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Siz iman eder ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız O da hak ettiğiniz karşılığı verecek, sizden servetinizi de istemeyecektir. ﴾36﴿ Servetinizi sizden istese ve sıkıştırsaydı cimrilik ederdiniz de böylece Allah gizli zaaflarınızı dışarı çıkarmış olurdu. ﴾37﴿ (Ey müminler!) İşte siz Allah yolunda harcama yapmaya çağrılıyorsunuz, fakat içinizden bir kısmı cimrilik ediyor. Halbuki cimrilik eden ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur; zira Allah zengindir, siz ise yoksulsunuz. Eğer hak çağrısına sırtınızı dönerseniz Allah sizin yerinize başka bir topluluk getirir; sonra onlar sizin gibi olmazlar. ﴾38﴿